5 Ocak 2009 Pazartesi

.Kurak...

o kadar kurak ki buralar(bedenim)....
senin egonu sulayacak,
gözlerimde yaş kalmadı...

o kadar kurak ki buralar,
dudaklarım kurumuş bir tarladan farksız, renksiz ve tatsız...

azımı açıyorum,bardardaktan boşalırcasına yağan yağmura...
tek bir damla bile düşmüyor azıma...
gözlerimi açıyorum,güneş çıkmış kavrulmuş etraf...
üstümü çıkartıyorum,
kar doluyor sağım - solum,
titrerken dizlerimin üzerine çöküyorum,
bastığım yeri kazıyorum...
kazıyorum,
karlar boyum kadar,
yoruluyorum ...
avucumda biraz kar tutup kapatıyorum gözlerimi...
kumsaldayım... serin ve yaşlı gözleri,tuzlu...
nemli kumlara yüz üstü yatıyorum...
gözlerim kıyıyı daha da ıslatan dalgaları izliyor...
ben sol yanağımın üstüne yatıyorum,
yanağımda karıncalanma hissi...
gözlerimi kapıyorum, o sırada yağmur yağmaya başlıyor...
avucumu açıyorum... nemli kum dökülüyor...
merdivenlerdeyim,
hava ıslak bana inat,
ıslak ve inatçı...
rüzgar sürekli hırpalamakta bedenimi,
kıpkırmızı olmuş yanaklarım...
küçük bir çocuğa benziyorum,
terlemiş ve yorulmuş...
5 dakika içerisinde bedenimde var olan tüm mevsimleri yaşıyorum...
dudaklarım çatlıyor,
boynum terliyor,
sırtım üşüyor,
gözlerim ıslanıyor...

hala kurak buralar...
hala yalnız ve anlamsız...
yokum ve yoksun, yokuz ve zaten hiç olmadık,
göz yaşlarım ve dokunuşların,
kokun ve hıçkırıklarım hiç olmadı...
uyandım yatağımdayım,
ağır bir koku,
mutsuzluk kokusu,
mutsuz yatağım,
yastığımda ve çarşafımda kokun,
ve ...
kırık ayna parçaları yerlerde...
kırılmış kadehler, ve yırtılıp atılmış dergiler...
ve ben, yıpranmış, ıslak ve üzgün...
ben...yalnız , sessiz ve henüz yağmamış olan...

16:31 05.01.2009
DA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder