29 Nisan 2009 Çarşamba

gibi ve gibi

yürüyor,
etrafında dolanıyor,
kuyruğunu yakalamak ister gibi..
yürüyor,
Daireler çizerek,
arkasında renkler bırakarak,
dönüyor,
kollarını iki yana açmış,
kafasını geri atmış,
ağlıyor,
yürüye yürüye ağlıyor,
döne döne; aynı noktaya geliyor..
geliyor ve yine yürümeye başlıyor,
topuklarına basa basa,
dans ederken parmak uçlarına,
Kanı çekilmiş ; ölü gibi,
Göz çukurları kararmış;baygın gibi,
burnu hafif yukarıda,
dudakları kalemle çizilmiş gibi,
yorgun gibi,
kızgın gibi,
mutsuz gibi,
gibi ve gibi , bir çok şey gibi..
dönüyor yine,
dönüyor çark gibi,
mutsuz gibi,
mutluluğunu gizlemek ister gibi,
gözleri kapanır,ardından kapılar,
çığlıklar duyulur,martılarla yarışır,
kör duvarlar içinde, gözleri dikilmiş gibi...

Dedi:
"yorgun gibiyim,
üzgün,
kızgın ve mutsuz gibiyim,
gibi ve gibi, bir çok şey gibiyim..

kendim gibi değil,
hayalet gibiyim,
zorda kalmış kaçak gibiyim,
saçları karışmış,
ruhu taşlanmış,
küçükken yüzünü boyadığım bebekler gibi,
yüzlerine işlenmiş gülümseme gibi,"

"O" yorgun gibi,
kızgın gibi,
mutsuz gibi,
gibi ve gibi, "O" bir çok şey gibi..

29.nisan.09
D.A

27 Nisan 2009 Pazartesi

çağrı.

. bitanem, kadınım Londra yollarında.. geziyor eğleniyor, ona gitmeden önce "kontörüm olduğu sürece mesaj atarım" dedim, kadınım nerdeyse gelecek ama ben hâlâ kontör al(a)madım.
çağrı atmayı hiç sevmemişimdir, hiç... benim için öncelik aramak, arkasından belki mesaj ama çağtı atmak kadar kıl olduğum birşey yok!.
Pardon varsa oda ödemeli atmaktır ( anne ve babaların numaraları aranmaz ama ödemeli atılır.ki bakınız annemde babamda telefonumda ödemeli şekilde kayıtlıdır.)

Bugün kendimi acayip ezik hissettim, okuldan çıkmıştım minibuse bindim ve bizim evin oralarda indim eve yürüyordum yürümek dediğim 3 dakikalık bir mesafe.. yağmursa çiseliyordu üzerime.."kadınımmmm" dedim.NAsılda özledim!... aramalı,mesaj atmalı, birşey yapmalı... ve ben kontörsüz ve ben acınası durumda...Çağrı attım , ee kadınımda çağrı attı tabiki (saniyesinde).. ama nasıl bir utançtır bendeki.. sen untanma git Londraya çağrı at. vallahi telefonun çalması bile bir değişikti.. ahh ahh bu günleride mi görücektik?..
bu arada bu yazıyı yazarken bi ara aşağıya indim ve yemek yedim.. yemeğin sonuna doğru 1 mayıs sebebiyle cuma günün tatil olması ve benim şimdiden cuma gecesi ve cumartesi sabahı için kafamdan planlar yapmam ve babam ve annemin tatil planlarıda etkili olmuş olucak ki.
-seni perşembeden karşıya götürelim(babam),
-...(ben)
-babaannende ya da teyzende kalırsın(babam),
-...(ben)
-babaannesinde sıkılır. ( annem)
-neden ki? hem caddeye daha yakın.
-...
-teyzesinde daha rahat eder, internet falan da var.(annem)
-...(babam)
-ben aslında.... kadınım gelecek cumartesi gibi buluşmayı ço..k istiyordum onla yani mükemmel olur karşıya geçsem kesinlikle hayır demem!
.
.
.

gibi bir konuşma gerçekleştiki tamamı kesinlikle böyleydi..
işin özü kimse tutmasın beni, perşembe akşamından kadıköydeyim.. ohh tatill!

22 Nisan 2009 Çarşamba

.Drama Queen..


Drama Queen

.yüzünü yukarı kaldır ve göz yaşlarını izlet,
tüm asaletinle, tüm acımasızlığınla...
hiç şüphe duyma...
geri dönecekler,
bir bir geri dönüp önünde eğilecekler..
göz yaşlarını akıt,
onlar utanç yağmurunda ıslanarak , fırtınasından savrularak gelmeye çalışsınlar..
bırak onları...
göz yaşını akıt ve kapışsınlar önünde hangisi dokunucak hislerine diye..
bırak onları..
yenileri eklenecek onlara..
yenilerinede yenileri ve yenileri..
yüzünü yukarı kaldır ve göz yaşlarını izlet,
tüm asaletinle, tüm acımasızlığınla...
hiç şüphe duyma...
yenileri gelecek, yenileri ve yenileri..

22.04.09
Demet Açıkgöz

not :
model : naz tamay
makyaj : B.A teşekkürler.

16 Nisan 2009 Perşembe

18:53 - 19:05

Saat 18 : 53
babamın erken gelmesiyle beraber bizimkilerinde olağın kavgaları başlamış oldu.
babamın zeytinyağını bile gölgede bırakacak şekilde üste çıkışları artık sinirimi/sinirlerimizi bozmakta.
Ablamla var olan problemler üzerine babamın annemle yaptığı kavgalardan biri daha. hiç karışmıyorum.. en üst katta odamda oturuken bile en alt kattaki çemkirmelerini duyabilmenin rahatsızlığı içerisindeyim, midemde de o iğrenç ağrı -sinirden olduğunu düşündüğüm-
Cumartesi gününü bekliyorum biraz nefes alabilirim sanırım.. Taksimin kokusunu özledim. Ordanda yeni yazıldığım Sanat atölyesine geçip kartımı çıkarmam gerekiyor. 30 tl. olduğundan bu kavgalara karışmıyorum(evet menfaatler) aslında biraz şerefsizlik yapıyor gibi görünebilirim ama herkes aynı anda küserse bizim ailede çark dönmez.ben küsken ablam küsemez, ablam küsken ben. annem küsken ikimizden biri asla küsemez. ama bu kuralı bu günlerde yıkmaya başladık babam ezici çoğunluğumuzdan tırsmaya başlayım,fellik fellik kurtuluş yolları aramaya başladı. 24 senedir evliler halen her kavgada birbirlerine "ayrılırımmm" diyorlar. S.ktir işte nah ayrılırsın, ayrılamazlar ne annem ne babam ... bizde şu kavga ortamında azımızın payını alıp otururuz.Ablam daha fazla dayanamadığı içiin babaannemin ve anneannemin şevkat dolu kollarına bırakırken kendini, benim daha 1.5 senem var bunun için. bunun verdiği acıya katlanarak evde herkesden kendimi soyutlamaya çalışıyorum. "neden sürekli odanda oturuyorsun?" , "internette b.k var çünkü" gibi lafları işittiğimde ise "he he" diyip odama çıkıyorum herseferinde...yada arada gönülleri olsun diye "yaprak dökümü","aşk-ı memnu" gibi dizilerin 2 reklam arası kapsayan bölümlerini izleyip "bana müsade yarın okul var malum" diyip odama çıkıyorum. Sıkıldım ben onların kavgasından bak yine sesleri kesildi. gerci annem kafasında planlıyordur şimdi nerden laf soksam diye bırak planlasın kadın, ne sıkıntılar çekmiş.. heh. vallahi bu aralar ne desem oluyor yine annemin o güzel sesi. ikisinide ayrı ayrı seviyorum tabi ama şu "babanı mı daha çok seviyorsun anneni mi?" sorusuna artık cevabım var ne yazık ki... yani artık "ikisinideeeeğ dünyalağ kadaaaağ" diyemiyorum ne yazık ki.. aynı zamanda öyle otistik gibi konuşmuyormuşum çocukken size bunu yaşatıyım diye öyle yazdım bunuda belirtmek istedim haliyle. özürlü sanmayın beni. Şimdi bana seslendi annecim bir bakıyım geri kalanı yazar mıyım bilmem...
...
20 saniyelik bir aradan sonra annemin bana seslenmediğini öğrendim.
neyse fazlada uzatmadan söylemek isterim, işte ben bu nedenlerle msn e her girdiğinizde online görünüyorum....

Saat 19:05

15 Nisan 2009 Çarşamba

ne boktan bir çarşamba sabahı!

. bu sabah kalkmak zor gelmişti bana ama saatimi her zaman ki kalkış saatimden 20 dk önceye kurmak iyi fikir olmuş, erteleye erteleye yine 7:30 da kalktım ki bu büyük bir başarıydı.. çünkü genelde 7:30 'a kurup 7:40-50 gibi kalkıyordum.. normaldi dedim ya zar zor, pazartesi,salı giymediğim okul formalarını üstüme geçirmeye çalışırken ablamın bağrındığını duydum, babamla küsler uzun zamandır, sürekli küsüyorlar zaten , ikiside birbirinden beter!çeşitli olaylar sonunda ablam yine ( evet yine diyorum çeşitli aralıklarla tekrarlanan bir olaydır)bavulunu hazırladı ve "babaannemde olmadı anneannemde kalacağım bundan sonra" dedi.ablamla didişiriz çnkü kardeşiz ama onsuz bir ev düşünemiyorum, annem ağlıyordu sinirleri bozulmuştu bu olaya üstüne gitmek istemesemde birşey söyleyemedim... babamda bu manzaraya ve evdeki 3 kadının ezici üstünlüğünden sıyrılmak istercesine sessiz sedasız çıkıp işe gitmiş.. okul formaları üzerimde aşağıya inmeden ablamla vedalaştık.. ailenin belkide tüm evrenin en duygusal insanı olarak ablama sarıldım bırakmadım ve ağlamaya başladım.. bahçekatına indim ve montumu ardından ayakkabılarımı giydim bu sırada kapıyı açınca yüzüme esen rüzgar beni ağlamam için adeta zorluyordu(onca göz yaşı yetmemiş gibi)..annem her sabah yaptığı gibi başımdan beni öptükten sonra ( uğurumuz) bahçeden dışarı cıkıyordum ki dayanamayıp ağlamaya başladım.. moralim hiçte iyi değildi... garaj kapısına kadar yürüdüm (tahminen bi 15-20 adım) ama kendimi durduramıyordum, tekrardan bahçeye geçtim ve salıncağa oturup ağlamaya başladım, ablamın gözleri zaten şişti kocaman gözlüklerin moda olmasına o an sevindim.. ablama öyle bir sarılmışım ki bırakmak istemedim hiç.. ablamsa "sakin ol.." diye telkinde bulunuyordu.."bak daha güzel olucak.."hiçbirşey söyleyemedim.. eve aldı annem beni.. annemle konuştuktan ve hiçbişey yemedikten sonra annem bana sakinleştirici verdi iki kaşık.. Şuan saat 09:58 ve benim okulda Edebiyat dersinde olmam gerekiyordu ama bugün bu kadar erken bi yazı yazmamın sebebi var..
ilaç etkisini gösteriyor, gözlerim sadece yarıya kadar açık ve aslında ellerimi oynatamayacak kadar yorgunum..
Şuan, şu vakit düşlerde yaşamanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu tekrarladım kendi kendime..Arka sonra BLS- Like a bird çalarken.
güzel bir gün değildi şu saate kadar.. bundan sonrasıda pek hoş olmaz..Ablam cuma arayacakmış bizi eşyalarını toplamamız için.. cumartesi yada pazar gelip alacakmış teyzemlerle..Odasını yeniden düzenlemeye başlamıştı.. makyaj masanının aynasının etrafına bizim çocukluk forograflarımızı , annemi babamı..en sevdiği fotografları yapıştırıyordu..bende bugün duvarlarıma fotograflarımızı yapıştırmaya karar verdim..iyiki yazıyı bulmuşlar, bu konular hakkında konuşmaktn nefret ediyorum çünkü yazmak rahatlatıyor birazda olsa..



13 Nisan 2009 Pazartesi

sipariş.

deri ceketli, rock 'n roll dinleyen, aşk adamı, uzun saçlı mümkünse sakallı bir insan evladı var mı ?
ahh birde motorlu olsa.. tadından yenmez ..

12 Nisan 2009 Pazar

Gary

.hey Gary..
bugün yine, dün gibi ve önceki gün gibi..sesin akıyor.
ne kadar da hoş dokunuşun tenime,
ne kadar içten ve anlaşılması güç...
Uyuman lazım,
neden uyuman gerektiğini bilmiyorsun bile..
hey Gary..
melodinin içinden geçip yanına geliyorum,
sesinle dokun bana..
sesinle uyut ve 07.00 de çalan alarm ol her sabah..
Çarşaflarla dans ederek uyanayım..
Çıldırmış olmalıyım,
Gecenin karanlığı senin için..
geçtiğim köprü altında uçta beni bekleyen adamsın,
sırtını duvara dayamış..
ve deri ceketinden yere arzu damlayan..
hey gary..
bugün yine, dün gibi ve önceki gün gibi..sesin akıyor.

*

Yine şu güven mevzusu..

10 Nisan 2009 Cuma

-

bir haftadır geçmeyen karın ağrısı! insan utanır ,çeker gider..

5 Nisan 2009 Pazar

5.4

intihar mektubunun yanında bir not bulundu,
"her sene sana yazmak üzere elveda.."
"aşırı duygusal ve aşırı yapmacık insanlarla işim olmaz" yazdı.
sıkıldı.
hayranlık belirtti..
son kez tellere hayat verdi..
ve son kez damarlarına mükemmel bir ziyafet çektirdi...
"beni duyuyor musun? "
ben seni her gece görüyorum,
ağaçlığın orda,
denizin kıyısında,
baş ucumda..

ben seni her gece görüyorum,
aynanın karşısında,
duvarımda,
elimde, bedenimde..

intihar mektubu kopyası yazmalı..
27liklere... 24 ayardan daha iyi,
altından daha kalıteli vuruşlarına,
kopyalama bir intihar mektubu yazmalı,
freddie'den bahseden,
göz yaşlarımdan,
ve dayanamadığımdan,
birde kirli ses tonuyla "rape me" diye bağırmalı!
becermeli tüm hayin ses tonlarını!
klasikleşmeli,
ve modernliğe batmalı,
boka bulanmalı ve ahmaklığın tadını çıkarmalı..
ya da bazen sadece mutlu olmalı..
Tanrı'ya seninkine benzer bi intihar notu bıraktım,
kocaman yazılarımdan mektup diye algılanabilir.
önemsemedim.
ben nedense biliyorum,bilmek istemesemde,
sigara içmesemde dumanından tadını biliyorum..
sana dokunmamış olsamda kirliğini ve bir o kadar rahimden çıkmışçasına temizliğini hissedebiliyorum..
yazmamış olsamda hissedebiliyorum sözlerini..
ben yine bir beş nisanda,
elime kırmızıyı almadan(aldıktan sonra) yazıyorum..
kahretsin ki o mükemmel tüfeği bulamıyorum!
ve sol elle yazamıyorum.
kızından babasına.
Frances..


Demet Açıkgöz
00:27 05.04.2009

4 Nisan 2009 Cumartesi

"

bir adet çilekli haribo ayıcığı ne kadar uzayabilir??

3 Nisan 2009 Cuma

..

. seni öpmek istiyorum ama sonuçlarına katlanabilecek kadar cesur değilim ...