1 Aralık 2009 Salı

Tüm hava basıncınıda yanına alarak omuzlarıma biniyor, bir aydınlık, bir karanlık, sıcak ve soğuk ardından...
Bazı zamanlarda ter içinde, bazı zamanlar da gülümseyerek kalkıyorum. Ben , birinci tekil, tek başına, iki bacağımın arasında yorgan , yastığın da üzerinde sol kolumun köşesinde uyanıyorum, kolum karıncalanmış, her sabah bin karıncayla savaşıyorum.Küçük kemirgenler ve ani gerilmeler sonucu ; kasılan bacaklarım...
Beyaz güne ve beyaz duvarların üzerindeki renkli yazılara uyanıyorum. kulak mememin başlangıcından sütyen askımın izine kadar kramp.
Onun en sevdiği "memem" , kulak memem; saçlarımdan çok kirpiklerimi, dudaklarımdan çok çenemi sever...
Ve söyler " bugün geride bıraktığımız beş yüz altı günden daha da güzelsin.. daha ve daha ve daha!..."
Uzayıp gider...elleri saçlarıma dokunur ve bir gelincik tarlası gibi esen rüzgara yön alırım.. büyürüm büyürüm ve hasatım alınır...
Tabanların halının yumuşaklığıyla,tüm bedenimin ağırlığını taşımak içi kalkar. dört ayak sesi bir arada, bir birirni takip eden ,izleyen.
önce bir çifti sona diğer çiftin sesi merdivenlerde duyulur, aslında önce anahtar tıkırtısı ve kötü mama kokusu, bir kaç miyavlama ve tırnak darbesi.. sevişirken bile onun kadar haşin değiliz...
Farklı taşıtlardayız yoksa bir eli dikreksiyonda diğer edli elimde, elim vites kolu... 3,2 , R...

Ve gece, yine ; miyavlama, anahtar ve ayaklar...yemek ; mikrodalgada köri kokusu, kocaman bir kucaklama ve baştan başlıyor... buz gibi yatak ve yorgan, iki çift ayak ve üç saniye sonra; tek vucüt dört ayak ,tek vücut tek hissiyat...
gram fazlalıksız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder