29 Temmuz 2009 Çarşamba

.bende denize işemişimdir ama havuza hiç işemedim.

25 Temmuz 2009 Cumartesi

birde kocaman bir "Z" var...

Şimdi başa sarıp kelimeleri,
en eski ses kayıt cihazlarınıda verdim zaten antikacıya,
bir dürbünü bıraktım arada camdan belime kadar sarkar sana bakarım diye,
plaklar duvarlarda,
pikap yalnız.
yalnızmışım bende. hak ediyorlar plaksız kalmayı.
"takmıyorum" derdim ben hep.
en büyük yalanın baş harfi kendisi...
birde kocaman bir "Z" var...
uykuyu sevmemden midir?
başka birşeyden mi bilmem...
birde ya da bir de sözcük hataları..
ve yüzüne vurulması karların yağdığı gün soğuk suyla "düş" alınması gibi..
duş ya da ...
ve/veya sevgi gibi...
böyle koparıp atamayacağın en pis duygu gibi...
birde kocaman bir "Z" var işte...
en berbat kelime hatası gibi...
en kötü sevgili, en yaramaz çcocuk gibi...



15:01 25.07.2009
DA

23 Temmuz 2009 Perşembe


Boya kalemlerimi yanıma aldım buraları biraz daha renkli yapmalı ama "renk" denen şeyi siyahla yazmalı...

Biz "aşk"ı sevdik.

Biz aşkı sevdik, güzelliği,
kırmız ve dolgun dudakları,
ve kaslı vücutları
Aşk dolu kırılgan kalpleri sevdik...
şarap kadehlerindeki yansımayı,
gözlerdeki ışıltıyı,
hayal gücünün sihirini sevdik,
develeri ve cüceleri,
sıskaları ve şişkoları...
aşık olabilen her varlığı sevdik biz.
"aşk" dendiğinde vâr olanı sevdik yaratılanı.

Kendinden alışını sevdik
ve kendine getirişini,
ayağını kaydırıp düşürüşünü,
kendine gülüşünü...
kafa yapan her etkisini sevdik,
yazdıran, söyleten , çaldıran..
hırsızlığını sevdik...
hayallerini dinledik,
tüm o çalıntı kalpler arasında gözü yaşlı oturuşunu sevdik...
biz gerçekten melankoliktik...
biz aşkı sevdik, aşkın gerekliliklerini...
güzelliği,
güzelliğin aşkla birlikte dans edişini...
aslında biz sadece "aşk"ı sevdik...
gerisi kendliğinden aşkla geldi...


21:35 22.07.2009
DA

19 Temmuz 2009 Pazar

18 temmuz// ünirock

.An itibariyle evdeyim... Ünirock-ta eğlencenin dibine vurup aynı anda tavan yaptırdıktan sonra boyun, baş ve en beteri ayak ağrısıyla bilgisayarımın başına oturmuş buraya yazıyorum...

Kreator , gecenin en büyük süprizini/espirisini yaparak "1 mumdur, 2 mumdur..." diyerek şarkının 2 satırını söylemiş ve ilk başını çalmıştır bizlerde şaşkın ve bir o kadar gülümseyen bakışlarla onlara eşlik etmişizdir... Gerçi geçen senede Opeth'in vokali İbrahim Tatlıses'i çok sevdiğini söylemişti :D...
Ey ünirock sen nelere kadirsin dedikten sonra bugün gerçekten sağlam eğlendim... catafalque'ın güzeller güzeli solistine dünya yakışıklısı gitaristleri evlenme teklifi etti bende tam yarımdakilere onların ilişkileri olduğunu söylüyordum.. 8 senedir birliktelermiş adam evlenmek istedi"vay be " dedim .... ama o kadınla evlenilmez mi tapılası..:]

UÇK da pek sinirimi bozdu mütemadiyen ingilizce konuşmaları pek hoşuma gitmedi.. ama b'şey söylenemez tabi...Sonracığıma sonracığıma Ş. de ordaydı sarıldık biz tam içeri girerken rastladık sonra UÇK da yanıma geldi sonra ben ona bira ısmarladım, sonra şerefe yaptım ve konuşmadan yanından ayrıldım çünkü başı çok kalabalıktı ama itiraf konseri onunla izlemek isterdim.evet!
paradise lost ise söyleyecek söz bulamıyorum gerçekten süperdiler... gerçi çokta hızlı değillerdi ama gerçekten çok sevmiştim ben onları dinlediğimde birde canlı izlemek ayrı bir keyif verdi..

Kısa günün kârı budur...
he Cuma günü murad beni Rock 'n Coke -a davet etmişti zaten gelince herşey üst üste gelir ya.. :]
ona gitmedim.. zaten hemen gidemezdim evden çıkıp... Ünirock çok iyi oldu cidden.
neyse şu ayakları soğuk suya sokmam lazım.:]


birde ps var: Ünirock-ta bana "demet" diyen " efendim,pardon çıkaramadım" dediğim ve karşılığında "neyse o zaman" diye cevap aldığım bey kimdi? :]

16 Temmuz 2009 Perşembe

"La" tuş-u...

Olabildiğince sert bas tuşlarıma,
en ağır hakaretlerin notası...
kablolardan kulaklığıma gelsin.
la tuşuma bas.
benim sesim ordan başlar...
alçalır ve yükselir...
aralığı pek geniştir.
Hadi olabildiğince sert bas tuşlarıma..
Satırlar anlatamasın,
balyozdan daha darbeli olsun,
ağır çekimde bir boksörün yüzümü dağıtmasına benzesin..
"düşündüğüm kadar..." diye başla sözlerine..
ve saydır saydırabildiğini...
zaman ne kadar izin verirse..
Olabildiğince sert bas tuşlarıma,
uzun uzun ve en kalın tonlara..
ben parmaklarıma ritim tutayım masada...
sıkılıp gidene kadar sen,
ağzımı açmayayım..
sen sıkılıp gidene kadar,
olabildiğince sert bas tuşlarıma..
ben olduğum yerde dans etmeye başlayayım...


12:22 16.07.2009
Da

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Patlarsam yanarsın

İnsan canı sıkılınca ne yapar?
tüm kanalları zaplamak.
"zap" denen tabîr..
değiştirmek, geçmek ya da dolaşmak diyelim biz..
diğer hikayelerden de sıkıldım..
sanırım yazmaktan da sıkıldı bedenim,
"ruh" yok bu sefer işin içinde.
insanlardan sıkıldı,
herkes mi yanlış davranır,
sevgiyi özledi,
sevgiliyi,
ama aklı karışık..
hani hem bira içmek istersin ,
hemde yemek yemediğinden içmemen gerektiğini söylersin ya kendine,
onun gibi bir durum..
sarıl,
ama sarılma..
bağlan,
ama sakın bağlanma.
sonu kötü..
sanki başları hep iyi olmuş gibi..
konuları kapatmam gerek..
tek sorun buymuş gibi..
hamile gibi hissediyorum...
yanlış anlaşılıp olay çıkmasın,
karnımda kelebekler..
arada sancılar da oluyor sinirden...
hamilelik belirtileri..
zaten her hastalığın ilk etkisi aynıymış,
domuz gribini düşündüm,
ve bunun bir şiir olmaktan çıktığını..
olsun zaten seven okur sevmeyen okumaz..
ben bunu takıcak biri değilim.
evet.
sevinirim "beğendim" dediğinde.
ama yorum yapmazsanda vurmam kendimi dağlara - taşlara..
Tamda şimdi..
ağzıma kadar sözler,
bir yanar dağ etkisi gösterebilir..
"La boum"..
Ve Şimdi "Patlarsam Yanarsın"...


13 temmuz 09
03:07




-80lerin ilk gençlik filmi olan "La Boum" benimde çok sevdiğim filmler arasında yerini aldı...Türkçeye "Patlarsam Yanarsın" diye çevirilen filmden ve çevirisinden esinlenerek son satırları yazdım..-

12 Temmuz 2009 Pazar

Sarhoş kelimelerim..
ayakta durmaya halleri yok..
yer ayaklarının altından kayıp gidiyor,
gözleri kapanıyor ve seni düşünüyor..
kelimeler.
benle ilgisi yok,
sadece kelimeler..
bir kaç kelime oturmuş seni düşünüyor,
bir poker masası,
batak,
ya da satranç tahtasının önünde salsa yapıyorlar...
tango ya da?
bilemedim..
ayağı kayıp toparlanıyor biri,
biri düşüyor ona gülerken..
kaldırım taşları her zaman ki gibi sert,
her zaman ki gibi somurtkan,
arnavut kaldırımları pek nostaljik,
pek aşık , pek kavuşamayan aralarındaki boşluklardan..
yüzük parmağını sıkmış kelimelerin... "yüzük" sıkmış parmağını,
yüzük parmağı sıkılmış değil bu durumdan.
sarhoşmuş kelimeler.. "muş" ayrı olsay "mış"...
mış, muş hep aynıy "mış"?
pek masal "mış"...


04:31 12 temmuz 09

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Frozen dinlerken hep bi garip oluyorum.
ama
seviyor ve sürekli şarkıyı dinliyorum,
sürekli yazmak ve anlamsız ama uyan kelimeleri sıralamakta cabası.
kurgu demişken.
yeni bir blog.
halu ile birlikte.
önemli olan nokta kurgu olması.
yok bu yalan.
önemli olan nokta zö ile birlikte yazılması.



ps:oda ölse nolur? acaba.. (madonna)

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Aşk bir insana bürünseydi,

Aşk bir insana bürünseydi,
neden bu kadar "geç" kaldığını sorardım..
"Yağmurun altında beklediğim,
güneşinde terlediğim ve soğuğunda dudaklarımın morardığı 18 senenin
her senesindeki ,her mevsimin başında hep gelmeni bekledim
" derdim..
yaz mı? çok sıcaktı gelmesi için,
kış mı? çok soğuk,
bahar da polenler,
sonbaharda ayağımın altında çıtırdayan yapraklar vardı...
hepsine hatta usanmadan geçen tüm günlere bahane bulabilirdi..
bahaneler iyi güzel ve bazen çok komikti..
ama şimdi neden geldiğine asla cevap vermez ,beni düşünmeye zorlardı..
düşündükten sonraysa karşıma çıkan tek cevap ;
Boslukta olduğuydu...
Buralara kadar hiç benim için geldiğini düşünmedim,
düşünmem için bir fırsat vermedin..



thmad